Şehit Anneleri İçin

Çarşamba, Şubat 27, 2008 | Kategori: |

Pamuklara sarıp yetiştirdin çocuğunu. Bebekken geceleri kalkıp ayakucunda nefesini yokladın, içinde her anne gibi hep bir garip korku, ya ölürse ...

Önce okul kapısında bekledin, sonra "arkadaşlarım dalga geçiyor" dedi, pencere önünde gözledin dönüşünü... 5 dakika gecikse ruhun sıkıldı hep, araba mı çarptı, biri mi sataştı, düştü dizi mi yarıldı.

Sonra büyüdü, "aman okusun" dedin, binbir zorlukla bir üniversiteye girdi, hiç bir şeyini eksik etmedin. Evde, malda, mülkte değildi gözün. Yemedin yedirdin, giymedin giydirdin. Oğlunu üç kuruş "helal" maaşınla adam ettin.

Dün, sevgili Melike İlgün'ün bu yazısını okudum.Herkesin okumasını tavsiye ediyorum.



Ve birgün askerlik geldi dayandı kapıya... Senin gibilerin evladı nerelere giderse o da oralara gitti. Otobüs terminalinde arkadaşları " En büyük asker bizim asker" diye omuzlarına aldığında bile için titredi. "Aman düşeceksin oğlum, bir yerin incinecek, aman oğlum"

O nöbetteyse sen de nöbette, operasyondaysa tetikdeydin. Bebekken nasıl dinliyorsan öyle dinledin nefesini kilometrelerce öteden. İçinde hep bir garip korku, ya ölürse...

Bir Eylül günü kara haberi geldi oğlunun subaylar eşliğinde. Sonra kameralar yığıldı kapının önüne.. Haberi duyan geldi, duyan geldi... Ertesi gün cenazede tanıdığın, tanımadığın bir sürü insanın önünde, için taş kesmiş, damarların koparılmışken, son bir kez saramadığın oğlunu buz gibi çerçevelenmiş bir resimde arıyorken, herkes senden aynı iki kelimeyi bekledi. Sen demedin, diyemedin, "vatan sağolsun" diye.... "Hakkımı helal etmiyorum" diye haykırdın, "etmiyorum, hakkımı helal etmiyorum"Hakkını helal etmediğin kendi çocukları Amerika'da okurken seninkini ateşe atanlardı.

Hakkını helal etmediğin senin oğlun çelik yeleksiz kimin eliyle beslendiği belli düşmana koşarken, uğruna savaşılan vatan toprağını pazarlıkla satanlardı.

Hakkını helal etmediğin "haram" yiyip "helal" üzerinden politika yapanlardı.

Şimdi "Vatan sağolsun" demeni bekliyorlar senden. Yarın Lübnan'da muhtemelen üzerinde made in USA yazan bir kurşunla "yanlışlıkla" öldürülen bir başka evladın annesinden de aynı şeyi bekleyecekler. Sen oğlunun hasretinden bayram sabahları şehitlikteki taş mermerleri severken, onlar havaalanında Amerika'dan dönen oğullarını bekleyecekler. Akşam haberlerinde onların oğullarının açtığı pastörize yumurta fabrikalarını göreceksin. Onların oğulları Amerikan bankalarında çalışacak. Onların oğullarının yaptığı ölümlü trafik kazaları usta ellerce örtbas edilecek. Sen hergün taş keseceksin, biraz daha, biraz daha...

Analar uyanıyor, anaların isyanından korkun beyler.
Siz ki hak üzerinden politika yaparsınız hep, anaların haklarını helal etmemesinden korkun, hiçbirşeyden korkmadığınz kadar.

Çünkü artık inanmıyorlar size. Sizin vatan bildiğinizle onların vatan bildiği aynı değil, biliyorlar. Ve artık yüksek sesle soruyorlar. Hangi vatan sağolsun, sizinki mi, bizimki mi?

Siz ki kanundan, kuraldan, halktan, haramdan korkmazsınız. Ama anaların isyanından korkun.

Onlar ki Riksos Otel'de bir gecelik konaklamanın bir çelik yelekten daha pahalı olduğunu bilirler. Teşvikiye Camii'nden hiç şehit cenazesi çıkmadığını bildikleri gibi...

Onlar ki Lübnan'a neden asker göndermek istediğinizi de bilirler, vatana ihanetin ne olduğunu bildikleri gibi....

Onlar ki sıksan şüheda fışkıracak toprak için yıllarca oğullarını başlarına kına yakıp yolladılar askere. Artık "vatan sağolsun" diyemiyorlarsa bir bildikleri vardır.


Bu satırları ben yazdım. 2006’nın Eylül ayıydı. Lübnan tezkeresine onay çıkmadan hemen önce…Asteğmen Zeki Burak Okay şehit olduktan, Türkiye’de ilk kez bir şehit annesi cenazede “Hakkımı helal etmiyorum” diye bağırdıktan hemen sonra …

Bu satırların herbirinin altına bir kez daha imza atarım.

Hele kendi çocukları Amerika’dayken başkalarının çocuklarını ateşe atanlar kısmına on kere imza atarım.

Ama şimdi durum farklı.

Çünkü Lübnan, İsrail, Filistin arasındaki bizim savaşımız değildi. Bu bizim savaşımız!

Çünkü Lübnan, Filistin bizim vatanımız değildi. Bu bizim vatanımız!

Çünkü bu Zeki Burak Okay’ı şehit eden terörden farklı.

Bu bir savaş!

Ve şimdi orada, karlı dağların arasında, eksi bilmemkaç derece soğukta, sırtında bilmemkaç kilo yükle biz buradakiler için savaşan onbin asker var.

Buradakiler otobüs beklerken durakta bomba patlamasın diye…

Buradakiler alışveriş yaparken dükkana canlı bomba dalmasın diye…

Buradakilerin evlerinin önündeki arabalar yanmasın diye…

Buradakiler Pazar akşamı Popstar Alaturka izlesin diye…

Popstar Alaturka’da Bülent Ersoy aklınca ahkam kessin diye..

Buradakiler yaşasın diye…

Yıllardır süren pis bir terör son bulsun diye…

Bu artık son olsun diye sınırın öte yanında savaşan onbin asker…

Ve onbin anne, onbin baba…

Binlerce eş, binlerce evlat, nişanlı, ağabey, kardeş…

O yüzden şimdi susup dua etme vakti!

Şimdi şunu bunu bırakıp kenetlenme vakti!

Eminim Zeki Burak Okay’ın annesi de aynını derdi!

Şimdi susup dua etme vakti!

Melike İlgün'ün yazılarını takip etmek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz...
Related Posts with Thumbnails

0 yorum:

Yorum Gönder

[ Ana Sayfa ] [ Sonraki Kayıt ] [ Önceki Kayıt ]
 

Annelerin Günlüğü Copyright © 2009 Cookiez is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template